pattern

En Yaygın 500 İngilizce Sıfat - En önemli 326 - 350 Sıfat

Burada, "visual", "upper" ve "male" gibi İngilizce'de en yaygın kullanılan sıfatlar listesinin 14. bölümü sunulmaktadır.

review-disable

Gözden Geçir

flashcard-disable

Flash kartlar

spelling-disable

Yazım

quiz-disable

Quiz

Öğrenmeye başla
Most Common Adjectives in English Vocabulary
visual
[sıfat]

related to sight or vision

görsel

görsel

Ex: Visual perception involves the brain 's interpretation of visual stimuli received through the eyes .**Görsel** algılama, gözler aracılığıyla alınan görsel uyaranların beyin tarafından yorumlanmasını içerir.
severe
[sıfat]

very harsh or intense

şiddetli

şiddetli

Ex: He faced severe criticism for his actions .Eylemleri nedeniyle **şiddetli** eleştirilerle karşılaştı.
historical
[sıfat]

belonging to or significant in the past

tarihi

tarihi

Ex: The documentary explored a major historical event .Belgesel, büyük bir **tarihi** olayı araştırdı.
efficient
[sıfat]

(of a system or machine) achieving maximum productivity without wasting much time, effort, or money

elverişli

elverişli

Ex: An efficient irrigation system conserves water while ensuring crops receive adequate moisture .**Verimli** bir sulama sistemi, suyu korurken mahsullerin yeterli nem almasını sağlar.
electronic
[sıfat]

(of a device) having very small parts such as chips and obtaining power from electricity

elektronik

elektronik

Ex: The musician used a variety of electronic instruments to create unique sounds for the album.Müzisyen, albüm için benzersiz sesler yaratmak için çeşitli **elektronik** enstrümanlar kullandı.
upper
[sıfat]

situated above something similar

üst

üst

Ex: Her upper lip trembled as she tried to hold back tears .Gözyaşlarını tutmaya çalışırken **üst** dudağı titredi.
unusual
[sıfat]

not commonly happening or done

olağandışı

olağandışı

Ex: The restaurant ’s menu features unusual dishes from around the world .Restoranın menüsü dünyanın dört bir yanından **alışılmadık** yemekler sunuyor.
southern
[sıfat]

located in the direction of the south

güneyli

güneyli

Ex: The southern border of the country is marked by a desert .Ülkenin **güney** sınırı bir çöl ile işaretlenmiştir.
male
[sıfat]

relating to men or the male gender

erkeksi

erkeksi

Ex: The male socks he wore were comfortable and kept his feet warm .Giydiği **erkek** çoraplar rahattı ve ayaklarını sıcak tutuyordu.
sexual
[sıfat]

involving or related to the physical activity of sex

cinsel

cinsel

Ex: Emily sought therapy to address past experiences of sexual trauma .Emily, geçmişte yaşadığı **cinsel** travma deneyimlerini ele almak için terapi aradı.
raw
[sıfat]

related to foods that have not been exposed to heat or any form of cooking

çiğ

çiğ

Ex: He liked his steak cooked rare , almost raw in the center .Bifteğinin az pişmiş, neredeyse ortası **çiğ** olmasını severdi.
holy
[sıfat]

considered sacred within a religious context

kutsal

kutsal

Ex: She wore a necklace with a pendant featuring a holy symbol .Kolyesinde **kutsal** bir sembol bulunan bir pandantif takıyordu.
appropriate
[sıfat]

suitable or acceptable for a given situation or purpose

uygun, yerinde

uygun, yerinde

Ex: The company provided appropriate resources for new employees .Şirket, yeni çalışanlar için **uygun** kaynaklar sağladı.
gentle
[sıfat]

showing kindness and empathy toward others

nazik

nazik

Ex: The gentle nature of the horse made it easy to ride .Atın **nazik** doğası, binmeyi kolaylaştırdı.
guilty
[sıfat]

responsible for an illegal act or wrongdoing

suçlu, günahkar

suçlu, günahkar

Ex: The jury found the defendant guilty of the crime based on the evidence presented .Jüri, sunulan kanıtlara dayanarak sanığı suçtan **suçlu** buldu.
European
[sıfat]

related to Europe or its people

Avrupalı

Avrupalı

Ex: The museum had an impressive collection of European art .Müzede etkileyici bir **Avrupa** sanat koleksiyonu vardı.
dirty
[sıfat]

having stains, bacteria, marks, or dirt

kirli

kirli

Ex: The dirty dishes in the restaurant 's kitchen needed to be washed .Restoranın mutfağındaki **kirli** tabakların yıkanması gerekiyordu.
upset
[sıfat]

feeling disturbed or distressed due to a negative event

üzgün

üzgün

Ex: Upset by the criticism, she decided to take a break from social media.Eleştiriler yüzünden **üzgün** olan, sosyal medyadan bir süre uzaklaşmaya karar verdi.
inner
[sıfat]

situated inside of something else

içsel

içsel

Ex: The inner city often faces socioeconomic challenges.**İç** şehir genellikle sosyoekonomik zorluklarla karşılaşır.
brilliant
[sıfat]

extremely clever, talented, or impressive

zeki

zeki

Ex: He ’s a brilliant mathematician who solves problems others find impossible .O, başkalarının imkansız bulduğu problemleri çözen **parlak** bir matematikçidir.
advanced
[sıfat]

newly developed and incorporating new, modern methods or technology

gelişmiş

gelişmiş

Ex: The military developed advanced weapons with cutting-edge precision .Ordu, son teknoloji hassasiyete sahip **gelişmiş** silahlar geliştirdi.

remarkable or very unusual, often in a positive way

fevkalade

fevkalade

Ex: The scientist made an extraordinary discovery that revolutionized the field of medicine .Bilim insanı, tıp alanında devrim yaratan **olağanüstü** bir keşif yaptı.
genetic
[sıfat]

connected to the parts of the DNA in cells, called genes, that determine hereditary traits

genetik

genetik

Ex: Genetic counseling helps individuals and families understand the implications of their genetic makeup and make informed decisions about their health .**Genetik** danışmanlık, bireylerin ve ailelerin genetik yapılarının etkilerini anlamalarına ve sağlıkları hakkında bilinçli kararlar almalarına yardımcı olur.
fascinating
[sıfat]

extremely interesting or captivating

çok enteresan

çok enteresan

Ex: The magician 's tricks are fascinating to watch , leaving audiences spellbound .Sihirbazın numaraları izlemesi **büyüleyici**, izleyicileri büyülenmiş halde bırakıyor.
temporary
[sıfat]

existing for a limited time

geçici

geçici

Ex: The temporary road closure caused inconvenience for commuters .Yolun **geçici** olarak kapatılması, işe gidip gelenler için rahatsızlık yarattı.
En Yaygın 500 İngilizce Sıfat
LanGeek
LanGeek uygulamasını indir