pattern

Kitap Total English - Orta Altı - Ünite 1 - Ders 2

Burada, Total English Pre-Intermediate ders kitabının Ünite 1 - Ders 2'den "stresli", "olağandışı", "rahatlatıcı" gibi kelimeleri bulacaksınız.

review-disable

Gözden Geçir

flashcard-disable

Flash kartlar

spelling-disable

Yazım

quiz-disable

Quiz

Öğrenmeye başla
Total English - Pre-intermediate
boring
[sıfat]

making us feel tired and unsatisfied because of not being interesting

usandırıcı

usandırıcı

Ex: The TV show was boring, so I switched the channel .TV şov **sıkıcı**ydı, bu yüzden kanalı değiştirdim.
busy
[sıfat]

having so many things to do in a way that leaves not much free time

meşgul

meşgul

Ex: The event planner became exceptionally busy with coordinating logistics and ensuring everything ran smoothly .Etkinlik planlayıcısı, lojistiği koordine etmek ve her şeyin sorunsuz ilerlemesini sağlamakla olağanüstü **meşgul** oldu.
exciting
[sıfat]

making us feel interested, happy, and energetic

heyecan verici

heyecan verici

Ex: They 're going on an exciting road trip across the country next summer .Önümüzdeki yaz ülke çapında **heyecan verici** bir yolculuğa çıkıyorlar.
fun
[sıfat]

providing entertainment or amusement

eğlenceli

eğlenceli

Ex: Riding roller coasters at the theme park is always a fun experience .Tema parkında hız trenlerine binmek her zaman **eğlenceli** bir deneyimdir.
lazy
[sıfat]

avoiding work or activity and preferring to do as little as possible

tembel, miskin

tembel, miskin

Ex: The lazy student consistently skipped classes and failed to complete assignments on time .**Tembel** öğrenci düzenli olarak dersleri kaçırdı ve ödevleri zamanında tamamlayamadı.
relaxing
[sıfat]

helping our body or mind rest

rahatlatıcı

rahatlatıcı

Ex: The sound of the waves crashing against the shore was incredibly relaxing.Dalgaların kıyıya çarpmasının sesi inanılmaz derecede **rahatlatıcı**ydı.
stressful
[sıfat]

causing mental or emotional strain or worry due to pressure or demands

stresli

stresli

Ex: The job interview was a stressful experience for him .İş görüşmesi onun için **stresli** bir deneyimdi.
unusual
[sıfat]

not commonly happening or done

olağandışı

olağandışı

Ex: The restaurant ’s menu features unusual dishes from around the world .Restoranın menüsü dünyanın dört bir yanından **alışılmadık** yemekler sunuyor.
Kitap Total English - Orta Altı
LanGeek
LanGeek uygulamasını indir