IELTS General için kelime bilgisi (Skor 8-9) - Olumsuz Duygusal Durumlar

Burada, Genel Eğitim IELTS sınavı için gerekli olan Olumsuz Duygusal Durumlarla ilgili bazı İngilizce kelimeler öğreneceksiniz.

Gözden Geçir

Flash kartlar

Yazım

Quiz

Öğrenmeye başla

Vocabulary for General Training IELTS (8-9)

jittery

[sıfat]

having a nervous or restless energy

gergin, huzursuz

Ex: He felt jittery before meeting his new boss .

Kapat

Giriş yap

fidgety

[sıfat]

unable to stay still and calm

yerinde duramayan

Ex: During the boring lecture , the students grew increasingly fidgety, glancing at the clock every few minutes .Sıkıcı ders sırasında, öğrenciler giderek daha **huzursuz** hale geldi, her birkaç dakikada bir saate bakıyorlardı.

Kapat

Giriş yap

forlorn

[sıfat]

feeling abandoned or hopeless

umutsuz, terkedilmiş

Ex: She looked forlorn sitting by herself at the park , watching others enjoy their company .

Kapat

Giriş yap

weary

[sıfat]

feeling or displaying deep exhaustion

yorgun, bitkin

Ex: The weary students struggled to stay focused during the last lecture of the day .**Yorgun** öğrenciler günün son dersinde odaklanmaya çalışmakta zorlandı.

Kapat

Giriş yap

fatigued

[sıfat]

experiencing extreme exhaustion

çok yorulmuş

Ex: The emotional strain of dealing with the loss of a loved one left her mentally fatigued and drained .Sevilen birini kaybetmenin duygusal yükü onu zihinsel olarak **yorgun** ve bitkin bıraktı.

Kapat

Giriş yap

drained

[sıfat]

depleted of physical or emotional energy

tükenmiş, bitkin

Ex: The continuous challenges at work had left her emotionally drained and yearning for a break.İşteki sürekli zorluklar onu duygusal olarak **tükenmiş** ve bir mola arzular hale getirmişti.

Kapat

Giriş yap

disgruntled

[sıfat]

feeling dissatisfied, often due to a sense of unfair treatment or disappointment

hoşnutsuz, hayal kırıklığına uğramış

Ex: The disgruntled residents protested against the new housing development in their neighborhood .**Memnuniyetsiz** sakinler, mahallelerindeki yeni konut projesine karşı protesto ettiler.

Kapat

Giriş yap

exasperated

[sıfat]

feeling intense frustration, especially due to an unsolvable problem

bıkkın, bezgin

Ex: After hours of searching, he threw his hands up in exasperation, unable to find the missing document.Saatlerce arama yaptıktan sonra, kayıp belgeyi bulamayınca ellerini havaya kaldırdı, **çileden çıkmış** bir halde.

Kapat

Giriş yap

peeved

[sıfat]

irritated or angered by a particular situation or person

kızgın, sinirli

Ex: The unexpected cancellation of the event left attendees peeved and frustrated.Etkinliğin beklenmedik iptali, katılımcıları **kızdırdı** ve hayal kırıklığına uğrattı.

Kapat

Giriş yap

dismayed

[sıfat]

deeply troubled or baffled, often as a result of an unexpected or unfavorable event

şaşkın, üzgün

Ex: The investors were dismayed as they watched the stock prices plummet unexpectedly.Yatırımcılar, hisse senedi fiyatlarının beklenmedik bir şekilde düştüğünü izlerken **şaşkına döndüler**.

Kapat

Giriş yap

lackadaisical

[sıfat]

lazy and dreamy, without much energy or interest

bezgin

Ex: She approached the project with a lackadaisical mindset , resulting in delays and errors .Projeye **kayıtsız** bir zihniyetle yaklaştı, bu da gecikmelere ve hatalara yol açtı.

Kapat

Giriş yap

slothful

[sıfat]

inclined to laziness

tembel, üşengeç

Ex: A slothful attitude towards exercise and a healthy diet contributed to his weight gain .Egzersiz ve sağlıklı beslenmeye karşı **tembel** bir tutum, kilo almasına neden oldu.

Kapat

Giriş yap

despondent

[sıfat]

feeling hopeless, discouraged, or in low spirits, often due to a sense of failure or loss

ümitsiz

Ex: A despondent expression crossed her face when she saw the empty room .Boş odayı gördüğünde yüzünde **ümitsiz** bir ifade belirdi.

Kapat

Giriş yap

disheartened

[sıfat]

having lost all one's courage, hope, or enthusiasm

cesareti kırılmış, ümitsiz

Ex: Constant criticism from his supervisor left the employee feeling disheartened and demotivated.Süpervizörünün sürekli eleştirileri, çalışanı **cesareti kırılmış** ve motive olmamış hissettirdi.

Kapat

Giriş yap

dejected

[sıfat]

feeling downcast, discouraged, or in low spirits

mutsuz, ümitsiz

Ex: The team looked dejected after losing the championship game in the final minutes.Takım, şampiyonluk maçını son dakikalarda kaybettikten sonra **mutsuz** görünüyordu.

Kapat

Giriş yap

downcast

[sıfat]

(of a person or their manner) melancholic and full of grief

bitkin, hüzünlü

Ex: Despite her efforts to hide it, her downcast demeanor betrayed her inner turmoil.Saklamak için gösterdiği çabalara rağmen, **çökkün** tavrı içindeki huzursuzluğu ele veriyordu.

Kapat

Giriş yap

IELTS General için kelime bilgisi (Skor 8-9)

LanGeek uygulamasını indir

Langeek

IELTS General için kelime bilgisi (Skor 8-9) - Olumsuz Duygusal Durumlar