pattern

'Together', 'Against', 'Apart' ve diğerleri Kullanılarak Yapılan Phrasal Verbs - Bir Eylem Gerçekleştirme (Doğru-Doğru)

review-disable

Gözden Geçir

flashcard-disable

Flash kartlar

spelling-disable

Yazım

quiz-disable

Quiz

Öğrenmeye başla
Phrasal Verbs With 'Together', 'Against', 'Apart', & others

to customize or prepare something to be suitable for a specific purpose, situation, or audience

yönlendirmek, uyarlamak

yönlendirmek, uyarlamak

Ex: The chef gears the menu toward health-conscious customers.Şef, menüyü sağlık bilincine sahip müşterilere **yönelik hazırlar**.

to favor something, especially an opinion

olumlu bakmak

olumlu bakmak

Ex: The upcoming election is expected to lean heavily toward the incumbent party.

to have a natural tendency to show a particular behavior or characteristic

eğilim göstermek, yönelmek

eğilim göstermek, yönelmek

Ex: She tends toward having an optimistic perspective in life.O, hayatta iyimser bir bakış açısına **yatkındır**.

to be considered as part of a total, contributing to a particular outcome or result

sayılmak, katkıda bulunmak

sayılmak, katkıda bulunmak

Ex: Contributions from all team members will count towards the success of the collaborative project .Tüm ekip üyelerinin katkıları, işbirliği projesinin başarısına **katkı sağlayacaktır**.

to give or use something for a particular goal or purpose

katkıda bulunmak, doğru gitmek

katkıda bulunmak, doğru gitmek

Ex: A portion of your donation will go towards funding medical research.Bağışınızın bir kısmı tıbbi araştırmaları finanse etmeye **yönelecektir**.

to make someone more likely to experience or develop a certain condition or behavior

yönelik yatkınlık oluşturmak, meyilli hale getirmek

yönelik yatkınlık oluşturmak, meyilli hale getirmek

Ex: Her early exposure to music predisposed her towards a career in the arts.Erken yaşta müziğe maruz kalması onu sanat alanında bir kariyere **yatkın hale getirdi**.

to set aside or use money for a specific purpose or expense

ayırmak, tahsis etmek

ayırmak, tahsis etmek

Ex: We need to decide how much of our budget to put toward marketing.Bütçemizin ne kadarını pazarlamaya **ayıracağımıza** karar vermeliyiz.

to move in the direction of someone or something

yönelmek, ilerlemek

yönelmek, ilerlemek

Ex: The scientist made toward the laboratory , eager to continue their research .Bilim insanı, araştırmasına devam etmek için sabırsızlanarak laboratuvara **doğru ilerledi**.

to indicate that something is likely or true

işaret etmek, göstermek

işaret etmek, göstermek

Ex: The data collected points towards a decline in wildlife populations in the area.Toplanan veriler, bölgedeki yaban hayatı popülasyonlarında bir düşüşe **işaret ediyor**.

to make an effort to achieve a particular goal

bir amaca ulaşmak için uğraşmak

bir amaca ulaşmak için uğraşmak

Ex: The organization is working towards reducing its carbon footprint by implementing sustainable practices and using renewable energy sources.Organizasyon, sürdürülebilir uygulamaları hayata geçirerek ve yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanarak karbon ayak izini azaltmak için **çalışıyor**.
'Together', 'Against', 'Apart' ve diğerleri Kullanılarak Yapılan Phrasal Verbs
LanGeek
LanGeek uygulamasını indir