pattern

Temel 2 - Tarz, Kesinlik, & Kontrast Zarfları

Burada, "kötü", "kesin" ve "yavaşça" gibi, temel seviye öğrenciler için hazırlanmış, İngilizce durum, kesinlik ve zıtlık zarflarını öğreneceksiniz.

review-disable

Gözden Geçir

flashcard-disable

Flash kartlar

spelling-disable

Yazım

quiz-disable

Quiz

Öğrenmeye başla
Elementary 2
anyway
[zarf]

used when ending a conversation, or changing, or returning to a subject

her nasılsa

her nasılsa

Ex: Anyway, I ’ll call you later with more updates .**Her neyse**, daha fazla güncelleme ile seni sonra arayacağım.
badly
[zarf]

in a way that involves significant harm, damage, or danger

fena halde

fena halde

Ex: He was badly burned while trying to put out the fire .Yangını söndürmeye çalışırken **ciddi şekilde** yandı.
clearly
[zarf]

without any uncertainty

şüphesiz

şüphesiz

Ex: He was clearly upset about the decision .Karardan **açıkça** rahatsızdı.
happily
[zarf]

with cheerfulness and joy

mutlulukla

mutlulukla

Ex: They chatted happily over coffee like old friends .Eski dostlar gibi kahve içerken **neşeyle** sohbet ettiler.
quietly
[zarf]

in a way that produces little or no noise

yavaşça

yavaşça

Ex: She quietly packed her bags , careful not to disturb her roommates .Oda arkadaşlarını rahatsız etmemek için dikkatlice, **sessizce** bavulunu topladı.
calmly
[zarf]

without stress or strong emotion

sakince

sakince

Ex: I was shocked when he calmly accepted the criticism and promised to improve .Zor durumu **sakin bir şekilde** panik yapmadan karşıladı.

in a certain way

kesinlikle

kesinlikle

Ex: You should definitely try the new restaurant downtown .Şehir merkezindeki yeni restoranı **kesinlikle** denemelisin.
perhaps
[zarf]

used to express possibility or likelihood of something

belki

belki

Ex: Perhaps there is a better solution we have n't considered yet .**Belki** henüz düşünmediğimiz daha iyi bir çözüm vardır.
sure
[ünlem]

used to express agreement or affirmation, often in a casual or enthusiastic manner

Ex: "Do you want to go to the movies?""Sinemaya gitmek ister misin?" "**Tabii**!"

in a manner that is not the same

farklı bir şekilde

farklı bir şekilde

Ex: Different individuals may respond differently to stress .Farklı bireyler strese **farklı şekillerde** tepki verebilir.
instead
[zarf]

as a replacement or equal in value, amount, etc.

yerine

yerine

Ex: She decided to take the bus instead.O, otobüsü **yerine** almaya karar verdi.
slowly
[zarf]

at a pace that is not fast

yavaşça

yavaşça

Ex: The snail moved slowly but steadily towards the leaf .Salyangoz yaprağa doğru **yavaş** ama istikrarlı bir şekilde ilerledi.
Temel 2
LanGeek
LanGeek uygulamasını indir