having proficiency in speaking or writing a foreign language without difficulty
akıcı
Maria, Roma'da iki yıl yaşadıktan sonra İtalyanca'da akıcı.
Burada, Total English Intermediate ders kitabının Ünite 1 - Ders 2'den "akıcı", "cesaret verici", "bencil" gibi kelimeleri bulacaksınız.
Gözden Geçir
Flash kartlar
Yazım
Quiz
having proficiency in speaking or writing a foreign language without difficulty
akıcı
Maria, Roma'da iki yıl yaşadıktan sonra İtalyanca'da akıcı.
able to be relied on to do what is needed or asked of
güvenilir
O güvenilir, her zaman ihtiyaç duyulduğunda orada olur ve her durumda güvenilir olduğunu kanıtlar.
giving someone hope, confidence, or support
cesaretlendirici
Koçun cesaret verici sözleri, takımın mağlubiyet sonrası odaklanmasına yardımcı oldu.
having a willingness to freely give or share something with others, without expecting anything in return
eli açık
O, her zaman hayırsever amaçlara katkıda bulunan ve ihtiyacı olanlara yardım eden cömert bir bağışçıdır.
feeling angry and unhappy because someone else has what we want
kıskanç
Başarısından kıskanç olma, sen de harika şeyler başarabilirsin.
having a compassionate and caring nature, showing kindness and generosity toward others
iyi kalpli
İyi kalpli gönüllü, her hafta sonunu yerel hayvan barınağında yardım ederek geçirirdi.
(of a person) behaving in a way that is unkind or cruel
kötü
Kötü kız, kendini üstün hissetmek için sınıf arkadaşları hakkında söylentiler yaydı.
bringing enjoyment and happiness
hoş
Yağmurlu bir günde iyi bir kitap okumak, hayatın keyifli deneyimlerinden biridir.
to feel upset and nervous because we think about bad things that might happen to us or our problems
endişelenmek
Yaklaşan sınavlar hakkında endişelenmeye meyillidir.
to use money in exchange for the purchase of a specific item or the utilization of a particular service
harcamak
O, işi için yepyeni bir dizüstü bilgisayara önemli miktarda para harcadı.
always putting one's interests first and not caring about the needs or rights of others
bencil
O çok bencil; asla eylemlerinin başkalarını nasıl etkilediğini düşünmez.
ill-tempered and in a bad mood, tending to sulk
asık suratlı
Somurtkan bir cevap verdi ve kollarını kavuşturdu.
having a positive and cheerful attitude
iyimser
Aksiliklere rağmen, projenin başarısı konusunda iyimser kaldı.
filled with fear or anxiety
korkmuş
Bilinmeyen mahallede gece yalnız yürürken korkulu hissetti.