Giriş
Cambridge English: CPE (C2 Proficiency) - Kavramsal Uçlar
Gözden Geçir
Flash kartlar
Yazım
Quiz
antithesis
[isim]
the direct opposite or contrasting counterpart to something
karşı tez
Ex: Throughout his career , Dostoyevsky explored psychological antitheses like good vs evil , faith vs doubt .Kariyeri boyunca Dostoyevsky, iyiye karşı kötü, inanca karşı şüphe gibi psikolojik **karşıtlıkları** araştırdı.
apotheosis
[isim]
the most flawless version of something
mükemmellik
Ex: The athlete 's victory at the Olympics was the apotheosis of her long and challenging career .Sporcunun Olimpiyatlardaki zaferi, uzun ve zorlu kariyerinin **doruk noktası**ydı.
adverse
[sıfat]
moving in an opposing direction
ters, karşıt
Ex: The plane took off despite the adverse flow of wind , showcasing the pilot 's expertise .Kano sporcuları, baraj yakınındaki nehrin **ters** akıntılarında hızlarının sürünme hızına düştüğünü buldular.
acme
[isim]
the highest point in development or achievement
doruk
Ex: The novel was considered the acme of literary achievement for its genre .O şampiyonluk maçı, lise basketbolunun **zirvesi** olarak hatırlanır.
paragon
[isim]
a person or thing regarded as a perfect example of a particular quality or trait
erdem örneği
Ex: His dedication to his craft made him a paragon of commitment and skill .Zanaatına olan bağlılığı onu adanmışlık ve becerinin bir **örneği** yaptı.
nadir
[isim]
the moment in which a situation or life is at its lowest or worst
en düşük
Ex: The team 's performance hit a nadir last season , with the fewest wins in years .Takımın performansı geçen sezon bir **dip noktasına** ulaştı, yıllardır en az galibiyetle.
epitome
[isim]
a person or thing that is a perfect example of a particular quality or type
somut örnek
Ex: The mountains provided the epitome of natural unspoiled beauty and serenity .Dağlar, bozulmamış doğal güzelliğin ve huzurun **mükemmel örneğini** sundu.
zenith
[isim]
a period during which someone or something reaches their most successful point
zirve
Ex: The artist reached the zenith of his career with the release of his critically acclaimed album .Sanatçı, eleştirmenlerce beğenilen albümünün yayınlanmasıyla kariyerinin **zirvesine** ulaştı.
quintessence
[isim]
a perfect exemplar of a particular type or class
mükemmel örnek, arşetip
Ex: The detailed , hand-crafted watch is the quintessence of fine craftsmanship .Bu roman, dedektif-gizem türünün **özü**—gergin, zeki ve atmosferik.
| Cambridge English: CPE (C2 Proficiency) |
|---|
LanGeek uygulamasını indir