pattern

TOEFL için Gelişmiş Kelime Bilgisi - İkna ve Anlaşma

Burada, TOEFL sınavı için gerekli olan "accede", "entice", "rupture" vb. gibi ikna ve anlaşmaya ilişkin bazı İngilizce kelimeleri öğreneceksiniz.

review-disable

Gözden Geçir

flashcard-disable

Flash kartlar

spelling-disable

Yazım

quiz-disable

Quiz

Öğrenmeye başla
Advanced Words Needed for TOEFL
to accede

to agree to something such as a request, proposal, demand, etc.

katılmak, kabul etmek

katılmak, kabul etmek

[fiil]
to acquiesce

to reluctantly accept something without protest

isteksizce kabul etmek

isteksizce kabul etmek

[fiil]
to advance

to propose an idea or theory for discussion

ileri sürmek

ileri sürmek

[fiil]
to bespeak

to indicate or show something

bir şeye delalet etmek

bir şeye delalet etmek

[fiil]
to countenance

to agree and not oppose to something that one generally finds unacceptable or unpleasant

onaylamak

onaylamak

[fiil]
to demur

to express one's disagreement, refusal, or reluctance

istisna kılmak

istisna kılmak

[fiil]
to entice

to make someone do something specific, often by offering something attractive

ayartmak, baştan çıkarmak, kandırmak

ayartmak, baştan çıkarmak, kandırmak

[fiil]
to insinuate

to gradually move oneself or a thing into a particular place or position by elusive manipulation

kurnazca yakınlaşmak

kurnazca yakınlaşmak

[fiil]
to moot

to bring up a topic or question for discussion

öne sürmek (bir fikri)

öne sürmek (bir fikri)

[fiil]
to prompt

to encourage someone to do or say something

yüreklendirmek

yüreklendirmek

[fiil]
to nobble

to persuade someone to do what one wants by threatening them or giving them money

aldatarak kazanmak

aldatarak kazanmak

[fiil]
to prevail on

to persuade and convince a person to do something

ikna etmek

ikna etmek

[fiil]
to rescind

to officially cancel a law, decision, agreement, etc.

feshetmek, yürürlükten kaldırmak, iptal etmek, geçersiz kılmak

feshetmek, yürürlükten kaldırmak, iptal etmek, geçersiz kılmak

[fiil]
to rupture

to cause an agreement or relation to be breached

ilişkisini kesmek

ilişkisini kesmek

[fiil]
bellicose

displaying a willingness to start an argument, fight, or war

kavgacı

kavgacı

[sıfat]
coaxing

persuasive in a gentle manner

tatlı dille ikna eden

tatlı dille ikna eden

[sıfat]
indicative

serving as a clear sign or signal of something

gösterge

gösterge

[sıfat]
pugnacious

eager to start a fight or argument

kavgacı, kavga etmekten hiç çekinmeyen

kavgacı, kavga etmekten hiç çekinmeyen

[sıfat]
tacit

suggested or understood without being verbally expressed

söylenmeden anlaşılan

söylenmeden anlaşılan

[sıfat]
uncontentious

unlikely to cause an argument

tartışmasız

tartışmasız

[sıfat]
abrogation

the act of officially abolishing or ending a law, agreement, etc.

yürürlükten kaldırma, iptal, feshetme

yürürlükten kaldırma, iptal, feshetme

[isim]
connotation

a feeling or an idea suggested by a word aside from its literal or primary meaning

konotasyon

konotasyon

[isim]
blandishments

nice things that are done for someone or said to them to persuade them to do something particular

yağcılık

yağcılık

[isim]
complaisance

willingness to do what makes others pleased and accept their opinions

başkalarının sözünü dinleme, boyun eğme

başkalarının sözünü dinleme, boyun eğme

[isim]
divergence

a difference in interests, views, opinions, etc.

uyuşmazlık

uyuşmazlık

[isim]
exhortation

the action or process of trying very hard to persuade someone to do something

teşvik etme

teşvik etme

[isim]
harangue

an angry speech that is loud and lengthy

abartılı konuşma

abartılı konuşma

[isim]
temptation

the wish to do or have something, especially something improper or foolish

baştan çıkarıcı şey

baştan çıkarıcı şey

[isim]
ratification

the act of validating an agreement by signing it or voting for it

onay

onay

[isim]
approbation

official approval or agreement

uygun bulma

uygun bulma

[isim]
unanimity

a situation in which all those involved are in complete agreement on something

fikir birliği

fikir birliği

[isim]
feuding

sharp disagreements between people that last for a long time

husumet

husumet

[isim]
fray

an intense argument, fight, or contest

gürültülü kavga

gürültülü kavga

[isim]
impasse

a difficult situation where progress is not possible because the people involved are unable to come to an agreement

zor durum

zor durum

[isim]
schism

a division between a group of people caused by their disagreement over beliefs or views

bölüntü

bölüntü

[isim]
skirmish

a short, political argument, particularly between rivals

çatışma

çatışma

[isim]
vendetta

a violent argument between two groups in which members of each side make attempts to murder the members of the opposing side in retaliation for things that occurred in the past

kan davası

kan davası

[isim]
LanGeek
LanGeek uygulamasını indir