pattern

Karar, Öneri ve Yükümlülük - Aşk ve Nefret 2

Burada "picky", "misogynist" ve "keen" gibi aşk ve nefretle ilgili bazı İngilizce sözcükleri öğreneceksiniz.

review-disable

Gözden Geçir

flashcard-disable

Flash kartlar

spelling-disable

Yazım

quiz-disable

Quiz

Öğrenmeye başla
Words Related to Decision, Suggestion, and Obligation
inclined

having a tendency to do something

meyilli, istekli, eğilimli

meyilli, istekli, eğilimli

[sıfat]
keen

having a strong enthusiasm, desire, or excitement for something or someone

istekli

istekli

[sıfat]
to lean towards

to favor something, especially an opinion

olumlu bakmak

olumlu bakmak

[fiil]
to like

to feel that someone or something is good, enjoyable, or interesting

hoşlanmak

hoşlanmak

[fiil]
like

a set of things one enjoys or has a tendency for

ilgi duyulan şeyler

ilgi duyulan şeyler

[isim]
to love

to like something or enjoy doing it a lot

zevk almak

zevk almak

[fiil]
mad

very fond of someone or something

aşık

aşık

[sıfat]
misogynist

someone who despises women or assumes men are much better

kadın düşmanı

kadın düşmanı

[isim]
misogynistic

detesting women or having a low opinion of them

kadınlardan nefret eden

kadınlardan nefret eden

[sıfat]
overfond

deeply obsessed with someone or something

aşırı düşkün

aşırı düşkün

[sıfat]
partial

liking someone or something, or having an interest in them

düşkün

düşkün

[sıfat]
partiality

a specific fondness for someone or something

ilgi

ilgi

[isim]
passion

an excessive aspiration or desire for someone or something

aşırı düşkünlük

aşırı düşkünlük

[isim]
penchant

a strong tendency to do something or a fondness for something

aşırı tutku

aşırı tutku

[isim]
pet peeve

something that annoys or bothers someone on a personal levelsomething that annoys or bothers someone on a personal level

can sıkıcı şey

can sıkıcı şey

[isim]
picky

extremely careful with their choices and hard to please

zor beğenen

zor beğenen

[sıfat]
to please

to do what one wants or desires, without worrying about the opinions or desires of others

hoşuna gideni yapmak

hoşuna gideni yapmak

[fiil]
potty

deeply fascinated by someone, particularly in a foolish or unreasonable way

deli

deli

[sıfat]
to prefer

to want or choose one person or thing instead of another because of liking them more

tercih etmek

tercih etmek

[fiil]
preferable

more desirable or favored compared to other options

yeğ

yeğ

[sıfat]
preferably

in a way that shows a liking or a priority for something over others

tercihen

tercihen

[zarf]
preference

a strong liking for one option or choice over another based on personal taste, favor, etc.

tercih, yeğleme

tercih, yeğleme

[isim]
to put off

to cause a person to dislike someone or something

hevesini kursağında bırakmak

hevesini kursağında bırakmak

[fiil]
repugnance

an extreme aversion or hostility that one has to someone or something

yoğun isteksizlik

yoğun isteksizlik

[isim]
repulsion

intense hatred or disgust

nefret

nefret

[isim]
resistance

the act of refusing to accept or obey something such as a plan, law, or change

direnç

direnç

[isim]
to stir up

to cause strong feelings, often unpleasant ones

tahrik etmek

tahrik etmek

[fiil]
to take a fancy to somebody or something

to grow to like someone or something, often without any specific reason

hoşlanmaya başlamak

hoşlanmaya başlamak

[ifade]
to take against

to start to dislike someone or something

birini veya bir şeyi sevmemeye başlamak

birini veya bir şeyi sevmemeye başlamak

[fiil]
to take a shine to somebody or something

to start having feelings of attachment or fascination toward someone or something

ilk görüşmede sevmeye başlamak

ilk görüşmede sevmeye başlamak

[ifade]
to take to

to start to like someone or something

birinden veya birşeyden hoşlanmak

birinden veya birşeyden hoşlanmak

[fiil]
to warm to

to start to like something

bir şeye karşı ilgi duymaya başlamak

bir şeye karşı ilgi duymaya başlamak

[fiil]
would

used to express a tendency or desire

bir şeyi çok istemek

bir şeyi çok istemek

[fiil]
would rather

used to express a preference for one option over another

tercih etmek

tercih etmek

[Cümle]
would sooner

used to indicate one's preference to do, have, or achieve something (than something else)

tercih etmek

tercih etmek

[ifade]
LanGeek
LanGeek uygulamasını indir