pattern

Tehlike - Tedbir

"Yumurta kabukları üzerinde yürümek" ve "gözcülük yapmak" gibi İngilizce deyimlerin İngilizce'deki ihtiyatlılıkla nasıl bağlantılı olduğunu keşfedin.

review-disable

Gözden Geçir

flashcard-disable

Flash kartlar

quiz-disable

Quiz

Öğrenmeye başla
English idioms related to Danger
to throw caution to the wind

to start acting in a risky way without caring about its consequences

ihtiyatı elden bırakmak

ihtiyatı elden bırakmak

[ifade]
eagle eye

an observation that is done very carefully

dikkatli inceleme

dikkatli inceleme

[isim]
easy does it

used to advise someone to proceed with caution or be careful with something

dikkatli ol

dikkatli ol

[Cümle]
to look before sb leap

to consider all the possible outcomes of one's action before doing it

iki ölç bir biç

iki ölç bir biç

[ifade]
on the lookout for sb/sth

constantly paying attention to a person or thing to prevent a problem, danger, etc.

bir şeyi veya kimseyi kollamak

bir şeyi veya kimseyi kollamak

[ifade]
to play (it) safe

to act in a careful manner to prevent any possible risks from happening

dikkatli davranmak

dikkatli davranmak

[ifade]
to keep (all) one's wits about sb

to be prepared to handle things properly in case of danger or unpleasant events

dikkat kesilmek

dikkat kesilmek

[ifade]
to walk on eggshells

to be extra cautious about how one behaves or talks to avoid making someone offended or upset

ayağını denk almak

ayağını denk almak

[ifade]
to keep an eye on sb/sth

to closely watch a person or thing, particularly in order to make sure they are safe

gözü üzerinde olmak

gözü üzerinde olmak

[ifade]
to keep sb on one's toes

to make a person be constantly worried about or ready for any possible danger or threat

tetikte tutmak

tetikte tutmak

[ifade]
to tiptoe around sth

to decide not to deal with a problem directly out of the fear that it may make things worse

yüz yüze gelmekten kaçınmak

yüz yüze gelmekten kaçınmak

[ifade]
to tiptoe around sb

to pay close attention to how to talk to someone or behave toward them because they can become offended or upset easily

davranışlarına dikkat etmek

davranışlarına dikkat etmek

[ifade]
to drop sb/sth like a hot potato

to stop being involved with a person or thing that might cause problems for one

ilişkiyi kesmek

ilişkiyi kesmek

[ifade]
to kick the tires

to closely examine or assess the condition of something, particularly a vehicle or machinery

bir şeyi iyice incelemek

bir şeyi iyice incelemek

[ifade]
to hedge one's bets

to support both sides in a competition or conflict in order to protect oneself against loss

birden fazla seçeneğe yatırım yaparak başarısızlık olasılığını en aza indirmek

birden fazla seçeneğe yatırım yaparak başarısızlık olasılığını en aza indirmek

[ifade]
on notice

used to indicate that someone has been warned or informed about something

bilgisinde

bilgisinde

[ifade]
LanGeek
LanGeek uygulamasını indir