pattern

Başarısızlık - Başarısızlıkla SonuçlananBaşarısızlıkla Sonuçlanan

"Sağlam zeminde" ve "kaçarken" gibi İngilizce deyimlerin İngilizce'deki başarısızlıkla nasıl bağlantılı olduğunu keşfedin.

review-disable

Gözden Geçir

flashcard-disable

Flash kartlar

quiz-disable

Quiz

Öğrenmeye başla
English idioms related to Failure
chink in one's armor

‌a weakness in someone's character or argument that can be used against them

zayıf nokta

zayıf nokta

[ifade]
on the run

in a state of disadvantage, difficulty, or vulnerability

yenilmek

yenilmek

[ifade]
Achilles' heel

a point of weakness or vulnerability

yumuşak karın

yumuşak karın

[ifade]
to dig one's own grave

to do something that will lead to one's own failure

kendi mezarını kazmak

kendi mezarını kazmak

[ifade]
to cut one's own throat

to do something that causes one serious trouble or harm

kendi bindiği dalı kesmek

kendi bindiği dalı kesmek

[ifade]
one's (own) worst enemy

used to convey that a person is causing harm to themselves through their own actions, choices, or behavior

kendini baltalamak

kendini baltalamak

[ifade]
to foul one's (own) nest

to behave in a way that damages or undermines one's own reputation or success

kendi kuyusunu kendi kazmak

kendi kuyusunu kendi kazmak

[ifade]
kill the goose that lays the golden egg

to destroy something that could bring one a lot of money or great success, particularly because of greed

altın yumurtlayan tavuğu kesmek

altın yumurtlayan tavuğu kesmek

[Cümle]
the final nail in the coffin

the last event, action, or circumstance that causes something to fail or end

sonu getiren hareket

sonu getiren hareket

[ifade]
to get on top of sb

(of a difficult or challenging situation) to overwhelm someone and cause them stress, anxiety, or other negative emotions

baş edilemez hale gelmek

baş edilemez hale gelmek

[ifade]
to rest on one's laurels

to become satisfied with one's past achievements and to stop making efforts to improve or progress

kazanılan şöhretle yetinmek

kazanılan şöhretle yetinmek

[ifade]
on shaky ground

in an uncertain or unstable situation that is likely to fail or collapse

altı boş

altı boş

[ifade]
to knock sth on the head

to stop or put an end to something abruptly or decisively

bir şeyin ilerlemesine engel olmak

bir şeyin ilerlemesine engel olmak

[ifade]
to lose steam

to lose momentum, energy, or enthusiasm for something, especially a task or project

gücünü kaybetmek

gücünü kaybetmek

[ifade]
kiss of death

an event or action that results in the failure of something, particularly an organization

ölümcül veya feci sonuçlar doğuran hareket

ölümcül veya feci sonuçlar doğuran hareket

[ifade]
to take a beating

to experience a significant loss, failure, or setback in a particular situation

olumsuz etkilenmek

olumsuz etkilenmek

[ifade]
LanGeek
LanGeek uygulamasını indir