IELTS Academic için kelime bilgisi (Skor 5) - Migration

Burada, Temel Akademik IELTS sınavı için gerekli olan Göç ile ilgili bazı İngilizce kelimeleri öğreneceksiniz.

Gözden Geçir

Flash kartlar

Yazım

Quiz

Öğrenmeye başla

outsider

[isim]

a person who is not a member of a particular group, society, etc.

yabancı, herhangi bir gruba/kuruluşa/yere ait olmayan kimse

Ex: Despite years working there , he was still treated as an outsider by the old guard .

Kapat

Giriş yap

border

[isim]

a line that separates two countries, provinces, or states from each other

sınır

Ex: The border patrol is responsible for monitoring and enforcing immigration laws along the country 's borders.Sınır devriyesi, ülkenin **sınırlarında** göçmenlik yaslarını izlemekten ve uygulamaktan sorumludur.

Kapat

Giriş yap

immigrant

[isim]

someone who comes to live in a foreign country

göçmen

Ex: The immigrant community celebrated their heritage with a cultural festival .**Göçmen** topluluğu, bir kültür festivaliyle miraslarını kutladı.

Kapat

Giriş yap

immigration

[isim]

the fact or process of coming to another country to permanently live there

göç

Ex: After decades of immigration, the neighborhood has become a vibrant , multicultural community .Onlarca yıl süren **göç**ün ardından, mahalle canlı, çok kültürlü bir topluluk haline geldi.

Kapat

Giriş yap

migrant

[isim]

a person who moves from one place to another, often across borders or regions, to live or work temporarily or permanently

göçmen

Ex: Policies for migrant rights vary widely between countries.

Kapat

Giriş yap

migration

[isim]

the act of moving to another place or country

göç

Ex: Historians study the migration patterns of early humans across continents .

Kapat

Giriş yap

to displace

[fiil]

to make someone leave their home by force, particularly because of an unpleasant event

yerinden etmek, yerini almak

Ex: The wildfire raging through the forest threatened to displace residents in nearby towns .Ormanda şiddetle ilerleyen yangın, yakındaki kasabalardaki sakinleri **yerinden etme** tehdidi oluşturuyordu.

Kapat

Giriş yap

to emigrate

[fiil]

to leave one's own country in order to live in a foreign country

göç etmek

Ex: In the 19th century , large numbers of Europeans chose to emigrate to the United States in pursuit of a brighter future .19. yüzyılda, çok sayıda Avrupalı daha parlak bir gelecek için Amerika Birleşik Devletleri'ne **göç etmeyi** seçti.

Kapat

Giriş yap

to immigrate

[fiil]

to come to a foreign country and live there permanently

göç etmek

Ex: The Smith family made the life-changing decision to immigrate to New Zealand for better economic prospects .Smith ailesi, daha iyi ekonomik beklentiler için Yeni Zelanda'ya **göç etme** hayatlarını değiştiren kararını aldı.

Kapat

Giriş yap

to migrate

[fiil]

to move from a country or region in search of a better job or living conditions

göç etmek

Ex: Skilled workers in the tech industry frequently migrate to tech hubs like Silicon Valley .Teknoloji endüstrisindeki vasıflı işçiler, sık sık Silikon Vadisi gibi teknoloji merkezlerine **göç eder**.

Kapat

Giriş yap

IELTS Academic için kelime bilgisi (Skor 5)

LanGeek uygulamasını indir

Langeek

IELTS Academic için kelime bilgisi (Skor 5) - Migration