pattern

İş ve Para - Meşgul ve Aktif

"hokkabazlık kurbağaları" ve "zamanımız kısıtlı" gibi İngilizce deyimlerin İngilizce'de meşgul ve aktif olmakla nasıl bağlantılı olduğunu keşfedin.

review-disable

Gözden Geçir

flashcard-disable

Flash kartlar

quiz-disable

Quiz

Öğrenmeye başla
English idioms related to Work & Money
a hive of activity

a place where many people are very busy

faaliyet merkezi

faaliyet merkezi

[ifade]
to be run off one's feet

to have a lot of things that need to be done

çok yoğun olmak

çok yoğun olmak

[ifade]
to have a lot on one's plate

to have a certain amount of tasks or problems that need to be dealt with

yapacak çok işi olmak

yapacak çok işi olmak

[ifade]
to work one's guts out

to work really hard to achieve an aim

canını dişine takarak çalışmak

canını dişine takarak çalışmak

[ifade]
(as) busy as a bee

extremely busy with work, activities, etc.

aşırı yoğun

aşırı yoğun

[ifade]
to work like a horse

to work exceptionally hard

eşek gibi çalışmak

eşek gibi çalışmak

[ifade]
to burn the candle at both ends

to drain oneself by working very late into the night and getting up early in the morning

dur durak bilmeden çalışmak

dur durak bilmeden çalışmak

[ifade]
(as) busy as a beaver

extremely active, busy, and hardworking

çok yoğun

çok yoğun

[ifade]
to have one's hands full

to have a lot of work that needs to be dealt with

işi başından aşkın olmak

işi başından aşkın olmak

[ifade]
in high gear

in a state that is extremely efficient or active

tam faaliyet halinde

tam faaliyet halinde

[ifade]
to not have a minute to call one's own

to be so busy that one has no free time

kafasını kaşıyacak vakti olmamak

kafasını kaşıyacak vakti olmamak

[ifade]
on the go

in a state of being actively engaged in various activities or constantly in motion, typically indicating a busy and active lifestyle

koşturmaca içinde

koşturmaca içinde

[ifade]
to juggle frogs

to try to handle or manage several difficult tasks or responsibilities at the same time, highlighting a busy and demanding situation

aynı anda kaç işi birlikte yapmak

aynı anda kaç işi birlikte yapmak

[ifade]
to spread oneself too thin

to take on more tasks or responsibilities than one can handle effectively, resulting in a lack of focus and decreased productivity

aynı anda pek çok işle uğraşmak

aynı anda pek çok işle uğraşmak

[ifade]
pressed for time

having very little time left

zamanı daralmak

zamanı daralmak

[ifade]
the heat is on

used to indicate that a situation is becoming highly intense or critical, often implying increased pressure, urgency, or scrutiny

ortam kızışıyor

ortam kızışıyor

[Cümle]
LanGeek
LanGeek uygulamasını indir