pattern

Ünlemler - Üzüntü ve Sempati Ünlemleri

Bu ünlemler, konuşmacının kendi talihsizlikleri karşısında üzüntü ifade etmek ya da başkasının talihsizliklerine sempati duyduğunu ifade etmek istediğinde kullanılır.

review-disable

Gözden Geçir

flashcard-disable

Flash kartlar

spelling-disable

Yazım

quiz-disable

Quiz

Öğrenmeye başla
Categorized English Interjections
ay
[ünlem]

used to express sorrow, pain, lamentation, or sympathy

Ah, Eyvah

Ah, Eyvah

Ex: Ay!**Ay**! Kazadaki can kaybı yıkıcı.
alack
[ünlem]

used to express sorrow, regret, or pity

eyvah, yazık

eyvah, yazık

Ex: Alack, our love was strong, but it wasn't enough to overcome our differences.**Eyvah**, aşkımız güçlüydü ama farklılıklarımızın üstesinden gelmeye yetmedi.
alas
[ünlem]

used to express sorrow, regret, or disappointment over an unfortunate situation or outcome

Yazık, Ne yazık ki

Yazık, Ne yazık ki

oh dear
[ünlem]

used to convey sorrow, sympathy, concern, or disappointment in response to a situation or outcome

Aman Tanrım, Eyvah

Aman Tanrım, Eyvah

Ex: Oh dear, losing a pet is never easy.**Aman Tanrım**, bir evcil hayvan kaybetmek asla kolay değildir. Düşüncelerim seninle.
no such luck
[ünlem]

used to convey disappointment or the absence of good fortune or success in a particular situation

nerede bende o şans

nerede bende o şans

Ex: We searched for hours , but no such luck in finding the lost keys .Saatlerce aradık, ama kayıp anahtarları bulmada **hiç şansımız olmadı**.
tough break
[ünlem]

used to convey sympathy or commiseration with someone who has experienced a setback, disappointment, or unfortunate circumstance

Kötü şans, Sert darbe

Kötü şans, Sert darbe

Ex: Tough break , but we 'll bounce back stronger next time .**Kötü şans**, ama bir dahaki sefere daha güçlü geri döneceğiz.
tough luck
[ünlem]

used to convey sympathy or understanding in response to someone's difficult or unfortunate situation

Kötü şans, Yazık

Kötü şans, Yazık

Ex: Tough luck!**Kötü şans!** Pratik yapmaya devam edin; daha iyi olacaksınız.
there, there
[ünlem]

used to console or comfort someone who is upset or distressed

Hadi,  hadi

Hadi, hadi

Ex: There, there, the doctor said it's nothing serious.**Orada, orada**, doktor ciddi bir şey olmadığını söyledi. Yakında iyi olacaksın.
now now
[ünlem]

used to encourage someone to be patient or to calm down

Hadi,  hadi

Hadi, hadi

Ex: Now, now, don't cry.**Hadi, hadi**, ağlama. Her şey yoluna girecek. Göreceksin!
poor thing
[ünlem]

used to express sympathy, compassion, or empathy towards someone who is experiencing difficulty, distress, or misfortune

zavallı, yazık

zavallı, yazık

Ex: Aw, you hurt your knee?Ah, dizini mi incittin? **Zavallı şey**, temizlemene yardım edeyim.
what a shame
[ünlem]

used to express disappointment, regret, or sympathy regarding an unfortunate event or situation

Ne yazık, Çok yazık

Ne yazık, Çok yazık

Ex: The museum is closed today?Müze bugün kapalı mı? **Ne yazık**, gerçekten gitmek istiyordum.
Ünlemler
LanGeek
LanGeek uygulamasını indir