pattern

Anlaşma ve Anlaşmazlık - Anlaşmazlık ve Muhalefet 5

Burada "quarrel", "provoke" ve "protest" gibi anlaşmazlık ve muhalefetle ilgili bazı İngilizce sözcükleri öğreneceksiniz.

review-disable

Gözden Geçir

flashcard-disable

Flash kartlar

spelling-disable

Yazım

quiz-disable

Quiz

Öğrenmeye başla
Words Related to Agreement and Disagreement
to part company

to disagree over something

aynı görüşte olmamak

aynı görüşte olmamak

[ifade]
to part ways

to disagree over something

bir şey üzerinde anlaşamamak

bir şey üzerinde anlaşamamak

[ifade]
to pick a fight

to intentionally provoke or initiate a conflict or argument with someone

kavga çıkarmak

kavga çıkarmak

[ifade]
polarity

the opposition between two opinions, tendencies, etc.

iki zıt nitelik veya eğilim arasındaki ilişki

iki zıt nitelik veya eğilim arasındaki ilişki

[isim]
polarization

a split between two opposing groups

kutuplaşma

kutuplaşma

[isim]
to polarize

to be divided into two opposing groups

kutuplaşmak

kutuplaşmak

[fiil]
to protest

to show disagreement by taking action or expressing it verbally, particularly in public

karşı çıkmak, itiraz etmek

karşı çıkmak, itiraz etmek

[fiil]
protest

an organized public demonstration expressing strong disapproval of an official policy or action

protesto

protesto

[isim]
provocation

a statement or action that causes anger or is intended to make someone upset or angry

kışkırtma

kışkırtma

[isim]
provocative

causing strong reactions or discussions by presenting controversial or thought-provoking ideas

kışkırtıcı

kışkırtıcı

[sıfat]
provocatively

in a manner that causes anger or argument, particularly intentionally

kışkırtıcı bir biçimde

kışkırtıcı bir biçimde

[zarf]
to provoke

to intentionally annoy someone so that they become angry

kışkırtmak, ayaklandırmak

kışkırtmak, ayaklandırmak

[fiil]
pugnacious

eager to start a fight or argument

kavgacı, kavga etmekten hiç çekinmeyen

kavgacı, kavga etmekten hiç çekinmeyen

[sıfat]
pugnaciously

in a way that displays eagerness to start a fight or argument

hırçınlıkla

hırçınlıkla

[zarf]
pugnacity

eagerness to start a fight or argument

kavgacılık

kavgacılık

[isim]
to quarrel

to have a serious argument

ağız dalaşına girmek

ağız dalaşına girmek

[fiil]
quarrel

a heated argument or disagreement, often involving anger or hostility between individuals

dalaş

dalaş

[isim]
quarrelsome

arguing a lot

geçimsiz, kavgacı

geçimsiz, kavgacı

[sıfat]
to quibble

to argue over unimportant things or to complain about them

önemsiz konu üzerinde tartışmak

önemsiz konu üzerinde tartışmak

[fiil]
quibble

a minor criticism or complaint about something that is not important

kelime oyunu

kelime oyunu

[isim]
rift

an end to a friendly relationship between people or organizations caused by a serious disagreement

ara bozukluğu

ara bozukluğu

[isim]
riven

(of a group of people) divided by disagreements, particularly violently

kopmuş, yırtılmış

kopmuş, yırtılmış

[sıfat]
row

a noisy bitter argument between countries, organizations, people, etc.

hırgür

hırgür

[isim]
ruckus

a noisy argument or activity

çıngar, şamata

çıngar, şamata

[isim]
ructions

angry arguments or complaints

kargaşa

kargaşa

[isim]
run-in

a fight or argument, particularly with someone with authority

atışma

atışma

[isim]
scene

a heated public argument or altercation that attracts attention and often causes embarrassment or discomfort

tatsızlık

tatsızlık

[isim]
schism

a division between a group of people caused by their disagreement over beliefs or views

bölüntü

bölüntü

[isim]
scrap

a brief quarrel or fight

kavga

kavga

[isim]
set-to

a minor argument or fight

ağız kavgası

ağız kavgası

[isim]
shit stirrer

someone who tries to aggravate an argument or enjoys doing so

bilerek ortalığı karıştıran

bilerek ortalığı karıştıran

[isim]
shitstorm

a situation of violent disagreement

karışık durum

karışık durum

[isim]
shot

a remark that is critical

atak

atak

[isim]
shouting match

a loud argument

bağırış, ağız dalaşı

bağırış, ağız dalaşı

[isim]
showdown

a fight, test, or argument that will resolve a prolonged disagreement

açık oynama

açık oynama

[isim]
shrewish

(of a woman) aggressive, unpleasant, and always arguing

zilli

zilli

[sıfat]
side

one of the people or groups involved in an argument, contest, etc.

taraf

taraf

[isim]
skirmish

a short, political argument, particularly between rivals

çatışma

çatışma

[isim]
to skirmish

to engage in a short argument

çatışmak

çatışmak

[fiil]
slugfest

an argument in which people talk to each other in an offensive way

küfürlü tartışma

küfürlü tartışma

[isim]
someone started it

used to say who is at fault for causing an argument or fight

önce o başlattı

önce o başlattı

[ifade]
to spar

to argue with someone in a pleasant way

ağız kavgası etmek

ağız kavgası etmek

[fiil]
to spark up

to start a friendship, conversation, quarrel, etc.

başlatmak (muhabbet,  tartışma)

başlatmak (muhabbet, tartışma)

[fiil]
sparring partner

someone with whom one regularly has friendly arguments

tartışma tarafı

tartışma tarafı

[isim]
spat

a short quarrel about a matter that is unimportant

münakaşa

münakaşa

[isim]
split

separation between a group of people caused by disagreement

hizpleşme, bölünme

hizpleşme, bölünme

[isim]
to split

to cause a group of people to be divided into smaller groups because of having different opinions or views

ayırmak, bölmek, yarmak

ayırmak, bölmek, yarmak

[fiil]
squabble

a noisy argument over an unimportant matter

ağız kavgası, didişme

ağız kavgası, didişme

[isim]
to squabble

to noisily argue over an unimportant matter

didişmek, küçük şeyler hakkında tartışmak

didişmek, küçük şeyler hakkında tartışmak

[fiil]
LanGeek
LanGeek uygulamasını indir